on edge

English-Turkish Translation

  1. (a) sinirli, sinirleri gergin, aksi, endişeli, (b) alıngan, hassas, (c) sabırsız.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

have one's nerves on edge
sinirli olmak Verb
set one's teeth on edge
kamaştırmak Verb
set someone's teeth on edge
(biri üzerinde) nahoş tesir bırakmak, kalbini kırmak, incitmek, sinirlendirmek, iğrendirmek.
(teeth) to be set on edge
kamaşmak Verb
be all on edge
çok sinirli olmak Verb
get someone on edge
sinirlendirmek Verb
put …'s teeth on edge
…in tüylerini diken diken etmek Verb
set on edge
(a) heyecanlandırmak, kızdırmak, telâşlandırmak, (b) sabırsızlandırmak, merakta bırakmak.
set on edge
(a) (diş) kamaştırmak, (b) sinirlendirmek.
set sb's teeth on edge
birini sinirlendirmek Verb
set sb's teeth on edge
sinirlendirmek Verb
set sb's teeth on edge
diş kamaştırmak Verb
set sb's the teeth on edge
birini sinirlendirmek Verb
have an edge on
(US) sarhoş olmak Verb
have the edge on
-den üstün/daha iyi olmak.
He has the edge on the other students.
on a knife edge
bıçak sırtında
on a knife edge
tedirgin
on the edge
mek üzere olmak Verb
on the ragged edge
tehlikeli bir durumda, râmak kalmış, (tehlike vb.'nin) eşiğinde/kenarında.
put an edge on
bilemek, keskinleştirmek.
Not putting too fine an edge upon it: kılı kırk yarmadan.
sit on the edge of sth
ilişmek Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database